Ekolojik Zeka Nedir?
E-Bülten Üyeliği
Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.Ekolojik Zeka Nedir?
Bu yazımızda ‘ekolojik zeka’ teriminin tanımını, tarihini ve özelliklerini işliyoruz. Biliyoruz, her geçen gün, günlük hayatımıza farklı terminolojiler eklenmeye devam ediyor. Bazılarımız bu artan kuramlar karşısında ‘terim yorgunluğu’ hissediyor olabilir. Ancak toplum, çevre ve kendimiz ile olan ilişkileri daha iyi anlamak için bu yeni kelimelere ihtiyaç olduğu bir gerçek.
Peki nereden çıktı bu ‘ekolojik zeka’?
Zekânın tanımı, farklı bilim dallarına göre farklılık göstermekte. Farklı bireylerde farklı yetkinliklerle görülebileceğini, “zeki insan” tanımının bu tiplere göre değişebileceğini artık biliyoruz. “Çoklu Zekâ Kuramı” insan zekâsının farklı niteliklerle çeşitlenebileceğini; sözel, kinestetik, uzamsal, müziksel, matematiksel, varoluşsal, içsel ve sosyal olmak üzere 8 farklı zekâ türü olduğunu ispatladı.
Yakın zamanda ise bir yenisi daha eklendi: Ekolojik zekâ.
İklim değişikliği ve yarattığı etkiler, doğaya ve sürdürülebilirliğe karşı duyarlı olmayı, bu sorunlara karşı çözüm üretebilmeyi doğurdu. İklim değişikliğinin getirdiği bu ihtiyaç da ekolojik zeka tanımının yükselişine sebep verdi.
Gelin ‘ekolojik zeka’ terimini beraber inceleyelim.
Ekolojik Olarak Zeki Olmak, Ne Demektir?
Bazı zeka türlerinin, örneğin müziksel zekanın doğuştan geldiğini biliyoruz. Ancak ekolojik zeka doğuştan değil, nitelikli eğitimle gelişen bir zeka türü. Yani hiçbirimiz ‘doğuştan’ ekolojik olarak zeki değiliz.
Artan çevre felaketlerine karşı duyarlı olmamıza yarayan ve iklim değişikliğine karşı önlemler almamızı teşvik eden “ekolojik zeka” geliştirebileceğimiz bir zeka türü.
Ekolojik zeka üzerine araştırmalar yapan iki yazar bu terimin popülerleşmesinde öncü oldular diyebiliriz.
Ekolojik Zeka Teriminin Kısa Geçmişi
‘Ekolojik Zeka’ kavramı Daniel Goleman tarafından, 2009 yılında ortaya atıldı. Goleman’ın çok satan kitapları ‘Sosyal Zeka’ ve ‘Duygusal Zeka’ serinin devamı niteliğinde olan “Ekolojik Zekâ: Satın Aldığımız Her Şeyin Hayatımızı Nasıl Değiştirebileceğinin Altında Yatan Etmenler’’ kitabı, kısa zamanda popülerlik kazandı. Goleman kitabında tüketim toplumu, çevre tahribatı ve küresel ısınma konularını ele alıyor ve ekolojik zekamızı nasıl geliştirebileceğimize değiniyor.
Goleman ekolojik zekayı doğayla empati kurmak üzerinden açıklıyor. Yazar, eğer çevreye karşı empati kurarsak çevreyi korumaya daha fazla özen göstereceğimizi açıklıyor. Doğaya insan özellikleri atfetmek ise, yolun yarısı. Nasıl ailemiz, ve arkadaşlarımız acı çektiğinde onlar ile empati kurabiliyorsak, Goleman’a göre doğaya karşı da aynı empatiyi göstermeliyiz.
Kısacası yazar, insan faaliyetlerinin doğaya ‘acı çektirdiğini’ anlarsak, doğayı korumak için önlemler alabileceğimizi ifade ediyor. İklim krizine kayıtsız kalmamanın en büyük koşulunun da bu empatiden geçtiğini anlatıyor.
‘‘Ekolojik Zekâ: Doğada Kendimizi Yeniden Keşfetmek’’ başlıklı kitabı ile Ian McCallum da terimin gelişmesine katkıda bulundu. Goleman gibi, McGallum da ekolojik farkındalık düzeyinin bir zeka alanı olduğunu savunuyor. Bir kişi doğayı gözeterek yaşadığında ve aktif bir denge halini sürdürdüğünde ‘ekolojik olarak zeki’ olarak nitelendiriliyor.
İki yazar da ekolojik olarak zeki olmanın küresel çapta oluşan doğa değişimlerine karşı duyarlı vatandaşlar yaratacağına ve küresel ısınmanın gerektirdiği çözümlerin hayta geçişini kolaylaştıracağına inanıyor.
Peki, ekolojik zekası yüksek bireylerin özellikleri ne?
Ekolojik Zekaya Sahip Bireylerin Özellikleri Neler?
• Çevreyi ve doğayı etkileyen tüm sorunlara karşı duyarlı olurlar ve tepki gösterirler.
• Küresel ısınmayı önlemek için harekete geçer ve kendi hayatlarında değişiklikler yaparlar.
• Ekolojiyi olumsuz etkileyen faktörleri tespit eder, çözüm geliştirirler.
• Doğayı kirleten ürünleri satın almazlar, bilinçli tüketicilerdir.
• İnsanları doğa sorunları özelinde bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yaparlar.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, ekolojik zeka doğuştan gelen bir zeka türü değil. Nasıl daha dinç ve güçlü olmak için kaslarımızı çalıştırıp spor yapmamız gerekiyorsa; ekolojik zekamızı geliştirmek için de çaba sarf etmemiz gerekiyor. Ekolojik zekayı geliştirmek için ise en önemli nitelik, artan farkındalık.
Peki ekolojik farkındalığımızı nasıl geliştiririz? Cevap basit, ödevimizi iyi yaparak!
Ekolojik Okuryazarlık Eğitimi Neden Önemli?
Sürdürülebilir çözümler üretmek, yaşamımızı daha sürdürülebilir kılmak için doğayı anlamak, korumak ve doğayla birlikte yaşamak için ekolojik zekaya sahip olmalıyız.
Nasıl ki finansal okuryazar, dijital okuryazar olmak günümüz dünyasında bir gereklilikse, küresel iklim değişiminin olumsuz etkilerinin her geçen gün hissedildiği böylesi bir yüzyılda, ekolojik okuryazarlık da çok önemli.
Ekolojik zekaya sahip insanların, küresel ölçekteki tüm çevre sorunlarına tavır gösterebilecek, atılan yanlış adımları demokratik yollarla protesto edebilecek, ekolojik dengeyi tehdit eden unsurları kavrayıp çözüm üretecek, çevre sağlığını bozan ürünleri boykot edebilecek bireyler olması gerekmekte. Bu sebeple ekolojik zekaya sahip bireylerin yetişmesi, ancak kapsamlı bir ekolojik okuryazarlık eğitimiyle mümkün. Bunun da en etkili yolu, eğitim sistemi yani okullara bağlı.
Kısacası ekolojik zekanın gelişmesi için ilköğretim öncesinden üniversitelere… hatta ömür boyu sürecek bir eğitime ihtiyaç duyulmakta.
Tüketim ve Ekoloji
Goleman kitabında, ekolojik farkındalığın tüketicilerin bilinçlenmesi ile doğru orantıda artacağını öngörüyor. Örneğin insan sağlığına zararlı kimyasalların, pestisitlerin ve içeriklerin azalması konusunun özellikle altı çiziliyor. Goleman, tüketicilerin bilinçleri arttıkça üretim mekanizmalarının da değişeceğini anlatıyor.
Yani tüketiciler olarak bilinçlenir ve sağlığımızı tehlikeye atan maddelerin soframıza sokmazsak, üreticiler de buna göre üretim yapacaklardır, diyor. Kısacası, Goleman’a göre ekolojik duyarlılık geliştirmede ‘bilinçli tüketici’ye önemli görevler düşüyor.
Goleman’a göre bilinçli tüketiciler ve bilinçli vatandaşlar artıkça yerel yönetimler, uluslararası kurumlar ve şirketler de çevreye zarar veren politikalarını değiştirmek için önlem alacaklar. Yani, dünyayı değiştirmek istiyorsak, yolculuğa önce kendimizden başlamalı ve ekolojik zekamızı artırmalıyız.
Dünyayı Değiştirmek Mümkün!
‘Ekolojik Zeka’ terimi 2012 yılında Time Dergisi tarafından ‘Dünyayı Değiştirecek 10 Fikirden Birisi’ olarak literatüre geçti.
Bireyin bilinci arttıkça kolektif bilinç de artıyor. Birimiz değiştiğimizde etki alanımızdaki herkes değişime daha açık hala geliyor. Tüketiciler olarak kolektif alım gücümüz, şirketler üzerinde büyük bir baskı unsuru haline geliyor. Benzer bir şekilde aktif vatandaşlar olduğumuzda yaşadığımız ülkenin kurumları daha hesap verilebilir ve şeffaf hale geliyorlar.
Ekolojik okur yazarlığın artması ve ekolojik zekanın gelişmesi de tam da bu yüzden çok değerli. Ekolojik zekası yüksek olan bireyler, çevre problemlerine karşı daha duyarlı ve bu konularda harekete geçmeye daha hazır bireyler haline geliyorlar. Ekolojik zeka arttıkça da kurumlar üzerindeki baskı artıyor ve yapıcı değişimlerin önü açılıyor.
İklim krizi ve bireylerin rolü adlı yazımıza ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Peki Ekolojik Zekamızı günlük hayatımızda nasıl kullanabiliriz?
• Çevre dostu markaları, doğal yaşam için çalışan kurumları ve sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiren şirketleri destekleyerek.
• Yerel yönetimlere katılarak
• Çevre dostu uygulamalar ve politikalar üretmeleri için yerel ve ulusal kurumlar üzerinde baskı ve destek mekanizmaları kurarak.
• Tüketici olarak bilincimizi yükselterek, ve çevre dostu üretim süreçlerini tercih ederek.
• Yakın çevremizi bilinçlendirerek.
• Ekolojik okur yazarlığımızı artırarak!