Gıda İsrafı Nasıl Önlenir?

Gezegenimizde gıda üretimi ve tüketimi zıtlıklar içermekte. Dünyanın bir bölümü açlık sınırında yaşarken, diğer bölümü sağlıksız ve aşırı yemeden dolayı oluşan obezite hastalığından mustarip. Peki eşitlik sağlamak, bu konuda kalıcı çözüm üretmek mümkün mü?

Gıda israfı, kaynakların dengesiz dağılımı demek. İklim değişikliği ve benzeri etkenler yeterli miktarda ve kalitedeki gıdanın dünya nüfusuna eşit ve adilane ulaşmasını engelliyor. Çünkü gıda kaynakları, üretimden son tüketiciye ulaşana dek çeşitli kayıplara uğruyor. Ekonomik etkileri yanı sıra, sürdürülebilirliğe de zarar veren gıda israfı günümüzün en önemli krizlerinden birine yol açıyor.


Gıda İsrafının Küresel Boyutu

Gıda israfının %56’sı gelişmiş ülkelerde, kalan %44’lük kısmı ise gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşiyor. Gelişmekte olan ülkelerde, üretim, depolama, işleme, dağıtım ve pazarlama aşamalarındaki altyapı yetersizliğinden kaynaklanan gıda israfı, gelişmiş ülkelerde perakende ve tüketim safhalarında gerçekleşen kayıplardan kaynaklanmakta.

''Dünyada Gıda Krizi 2023'' adlı rapora göre;

• 850 milyona yakın insan açlık sınırında yaşamakta.
• Obezite 4 milyon insanın ölümüne yol açmış.
• Obezitenin sebep olduğu sağlık sorunlarının tedavisine her sene 2 trilyon USD harcanmakta.
• Her yıl, üretilen gıdaların üçte biri ya kayba uğruyor ya da israf ediliyor. Kısacası 1,3 milyar ton gıda her yıl çöpe atılmakta.
• Gelişmiş ülkelerdeki gıda israfı maliyeti 680 milyar USD.
• Gelişmekte olan ülkelerde gıda israfı maliyeti 310 milyar USD.
• Avrupa ülkeleri ve ABD’de israf edilen gıdalar dünya nüfusunun 3 katını besleyebilecek kadar büyük.
• Gelişmiş ülkelerde sadece nihai tüketicinin israf ettiği gıda miktarı 230 milyon ton. Plansız ve gereğinden fazla yapılan alışveriş, satın alınan gıdanın bozulmasına ve israfına sebep olmakta.

Türkiye’de Gıda İsrafı

Ülkemizdeki gıda israfını anlamak için aşağıdaki istatistikler yeterli.

• T.C. Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı Türkiye İsraf Raporu’nda (2018), tüketicilerin %5,4’ünün kalan yemekleri attığı, satın alınan gıdanın %23’ünün ise tüketilmeden çöpe gittiği belirtiliyor.
Kompost Rehberi' ile gelin farklı kompost türlerine bir göz atalım!

Bokaşi Kompostu: Şehir hayatı için en uygun yöntem bokaşi kompostudur. Bu yöntem, laktik asit bakterileriyle fermente edilen atıkların toprağa gömülmesi sonrasında kompost elde edilmesine dayanır. Organik gıdalar ve atıklar fermantasyon sürecinde, ağzı sıkıca kapanabilen bir kovada biriktirilir. Sebze ve meyve artıkları, çay ve kahve posaları, yumurta kabukları, bayat ekmek ve benzeri atıklar talaş, renksiz karton, mukavvayla korunur. Lakto serum eklenir ve tüm malzemelerin üzeri kovadaki havayı alacak ve hava girişini iyice engelleyecek şekilde örtülür. 2 hafta süreç sonunda kompost hazırdır ve gübre olarak kullanılabilir.

Solucan Kompostu: Son günlerde oldukça popüler olan bu yöntem, organik maddelerin parçalanma işlemini solucanların sindirim sistemi yapımasıyla oluşur. Bu yöntemle elde edilen kompost, sıcak kompost kadar zengin, toksinlerden arınmış ve yüksek besin değerine sahip olur. Solucan kompostu, evlerde büyük bir kutu içerisinde uygulanabilir, koku yapmaz ve özellikle mutfak atıklarını değerlendirmek için ideal bir yöntemdir.

Soğuk Kompost: Soğuk kompost, uygun atıkları belli bir oranda üst üste yığarak biriktirme anlamına gelir. Ancak soğuk kompost için büyük bir alana gerek vardır ve şehir hayatı için uygun değildir.

Sıcak Kompost: Sıcak kompost süreci soğuk komposta göre çok daha hızlıdır ve yaklaşık 1 ayda hazırlanabilir. Ancak geniş bir alana ihtiyaç duyulduğu için sıcak kompost da soğuk kompost gibi şehir hayatında uygulanması zor bir yöntemdir.


Sürdürülebilir Beslenme Nedir?

Sürdürülebilir beslenme, sağlığın ve tarımsal süreçlerin sürdürülebilirliğini hedefleyerek şimdiki ve gelecek nesillerin gıda eksikliği yaşamamasını amaçlar.

Sürdürülebilir beslenmenin en önemli faktörlerinden biri daha et tüketmek, daha çok bitkisel kaynaklı beslenmektir. Balık tüketmek ve yerel balıkçılık ürünlerini tercih etmek büyük bir etki yaratabilir. Yerel besinleri ve yerli üretim ürünleri tüketmek ise vazgeçilmezdir! Sebzeleri mevsiminde tüketmek önemli bir faktördür. Aşırı şeker, yağ ve tuz içeren işlenmiş ve paketlenmiş gıdaları fazla tüketmemek sürdürülebilir beslenmenin önemli bir ön koşuludur. Son olarak, tabii ki gıda atıklarını mümkün olduğunca azaltmak önemlidir.

Sürdürülebilir beslenerek hem karbon ayak izimizi azaltabiliriz, hem de dünyamızın geleceğine katkıda bulunabiliriz!


Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol