Sıfır Atık Nedir?

İsrafın önlenmesini, kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını, oluşan atık miktarının azaltılmasını ve engellenmesini, oluşan atıkların yeniden kullanımının ya da geri dönüşümünün sağlanmasını amaçlayan yaklaşım tarzını sıfır atık olarak belirtebiliriz.

Karbon ayak izimizi çoğaltan en önemli faktörlerden birisi atık. Ne kadar atık ürettiğimiz ise tüketimimiz ile doğrudan alakalı. Örneğin online alışveriş yapmak, özellikle pandemi sonrasında hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Ancak bu alışkanlıklarımızın karbon ayak izimizi etkilediğinin belki pek farkında değiliz.

Sürdürülebilir bir dünya için üretim-tüketim davranışlarımızı sıfır atık yaklaşımı doğrultusunda gözden geçirmeli, bu yaklaşımı yaşam tarzımızda bir standart haline getirmeliyiz. Peki nasıl?


Sıfır Atığın Temel Prensipleri

Sıfır atıklı yaşam tarzının 4 ana prensibi var: Reddet, azalt, yeniden kullan/ileri dönüştür, geri dönüştür ve kompost hâline getir!

1- Reddet: İhtiyaç duymadığınız hiçbir şeyi satın almamalı, geri dönüştürülebilir olmayan ürünleri kullanmayı reddetmeli ve tüketmemeliyiz.

2- Azalt: Günlük tüketim ihtiyaçlarımızı mümkün olduğunca azaltmalı, ihtiyaç fazlası ürünlerimizi de başkaları ile paylaşmalıyız.

3- Yeniden Kullan: Kullanmadığımız ürünlerden yeni ürün üretmek, örneğin eski giysiden oyuncak, eski çarşaflardan bez çanta yapmak, kısacası malzeme atmamak ve tekrar üretmek! Dahası kompost yaparak toprağa yararlı organik maddeleri geri vermek ve gıda atığını önlemek.

4- Geri dönüştür: İhtiyaç duyduğumuz ve kullanmak durumunda olduğumuz, yeniden kullanımı mümkün olmayan malzemelerin geri dönüşüm döngüsüne katılmasını sağlamalıyız.

Atık Türleri Nelerdir?

1- Kâğıt: Gazete, kitap, karton koli, not kâğıdı, defterler, kâğıt ambalaj geri dönüştürülebilir ve basılı materyaller geri dönüşmüş kağıttan üretilebilir.
2- Plastik: Plastik, bildiğimiz üzere, atık oranının en yüksek olduğu materyallerden biri. Ancak plastik atık dediğimizde sert ve çok kullanımlı plastikten değil, tek kullanımlık plastiklerden bahsettiğimizi not etmek gerekiyor. Örneğin, Pet şişeler ve naylon poşetler, tek kullanımlık ürünlere dahil, ve atık üretimimizin önemli bir bölümünü oluşturuyorlar.
3- Kompozit: Karton süt meyve kutuları, hazır çorba ambalajları, çikolata ambalajları gibi kâğıt ve plastik karışımları.
4- Cam: Ana maddesi kum olan cam; içecek şişeleri, kavanozlar…
5- Ahşap: Ambalaj amacıyla kullanılan palet kasa, parça, talaş, kırpıntı, sunta, tahta, kontrplak, kereste gibi ahşap malzemeler.
6- Metal atık: Alüminyum içecek kutuları, salça tenekeleri, konserve kutuları vb.
7- Atık yağ: Mutfakta, yemeklerde kullandığımız bitkisel yağlar vb. Örneğin kullanılmış kızartma yağları lavaboya döküldüğünde tahmin edemeyeceğimiz miktarda temiz suyu kirletebiliyor!
8- Organik atık: Buğday, çavdar samanı, olgunlaşmamış meyve-sebze gibi bitkisel ve hayvansal atıklar,
9- Elektronik atık: Bilgisayar, telefon, elektrik süpürgesi, tost makinesi, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, CD, kaset gibi atıklar,
10- Pil: Çinko, alkalin, lityum iyon gibi kullanım ömrü dolmuş veya veya fiziksel zarar nedeniyle kullanılamayacak duruma gelmiş pil atıklardır.

Sıfır Atık İçin Neler Yapabiliriz?

• İhtiyaçlarımızı gözden geçirmek ve gerçekten gerekiyorsa alışveriş yapmak.
• Plastik torba yerine alışverişe çıkarken bez torba kullanmak.
• Cam kavanozlarımızı atmamak ve yeniden değerlendirmek.
• Süpermarketler yerine pazarlardan alışveriş yapmak.
• Plastik pipet, kâğıt mendil gibi tek kullanımlık ürünleri satın almamak.
• Kullan-at ürünleri örneğin kullan-at traş bıçaklarını satın almamak.
• Sirke ve karbonat gibi ‘yeşil’ temizlik ürünlerini kullanmak.
• Mutfak ve yemek artıklarımızı değerlendirmek ve kompost yapmak.

Sürdürülebilirlikte Döngüsel Ekonomi Nedir?

Döngüsel bir üretim modeli benimsendiğinde, ürünler tamamen çevre dostu yöntemlerle üretilir, tüketilir ve işlevleri bittikten sonra dönüştürülerek tekrar kullanılır. Kısacası bir ürünün tüketilemeyecek kadar eskimesi durumunda, yeni bir ürünün üretiminde kullanılabilecek kadar geri dönüştürülebilir olması şartı esastır. Örneğin üretilen bir giysi, kullanım ömrünü tamamladığında toprakta biyolojik olarak parçalanabilir, doğal sisteme asla zarar vermez. Endüstriyel faaliyetlerdeki tüm malzemeler teknik ve biyolojik besin olarak ikiye ayrılır. Teknik besinler çevreye zarar vermeyen sentetik malzemelerden oluşur ve kalitelerini kaybetmeden sürekli olarak üretimde kullanılabilir.

Örneğin çamaşır makineleri, televizyon gibi ürünler teknik döngülerle tekrar tekrar kullanılmak amacıyla tasarlanır. Biyolojik besinler ise birkaç kez üretim sürecinde kullanıldıktan sonra tekrar doğal çevreye karışarak, toprakta ayrışabilen, çevreye zarar vermeyen, mikroorganizma ve diğer küçük canlılar için yiyecek hâline gelen malzemeleri kapsar.

Bu yaklaşım, eğer doğru uygulanırsa, dünyamızda atık diye bir şey kalmaz; bir besin, sonraki besini besler. Ürünler artık tüketilmez, ‘kullanılır’.

Sıfır Atıkta Yeni Akımlar

Günümüzdeki endüstriyel bir ürünün yaşam yolculuğu, doğadaki kaynaklarından çıkarılmasıyla başlar ve tüketimi tamamlandığında doğaya atık olarak geri dönerek son bulur. ‘Beşikten Mezara’ olarak adlandırılan bu yöntem, gezegen ve insanlık için kırmızı alarm vermektedir. İşte bu gerçek, yepyeni bir yaklaşım doğurdu: ‘Beşikten Mezara’ yerine ‘Beşikten Beşiğe’.

Bu terim ilk kez, Michael Braungart ve William McDonough’un yazdığı, Beşikten Beşiğe: Eşya Yapmanın Yollarını Yeniden Yapmak kitabında kullanıldı. ‘‘Ben üretirim, gerisine karışmam’’ anlayışından ‘’Üretimimin, üretim ve tüketim yolculuğunun tamamından sorumlu olurum’’ anlayışına geçildi.

Sürdürülebilir Yaşamın Prensipleri

Bu döngüsel ekonomi akımı, sosyal yapılar ve inşaat sektöründe de geçerlidir. William McDonough ve Michael Braungart, ‘Hannover Prensipleri’ adını verdikleri ilkeleri hayata geçirdiler. Bunlar;

1. Tasarımların, insanlık ve doğa üzerindeki sonuçlarının sorumluluğunu kabul etmek.
2. Doğanın ve insanlığının sağlıklı, ve sürdürülebilir bir şekilde bir arada yaşaması için ısrarcı olmak.
3. Karşılıklı bağımlılık esasında; üretilen tasarımların doğaya bağımlı ve etkileşim hâlinde olduğunu kabullenmek, buna göre üretim yapmak.
4. İnsanların maddiyat ve maneviyat arasındaki ilişkisini göz ardı etmemek.
5. Uzun vadeli değer yaratan objeler oluşturmak, aksi durumda doğabilecek potansiyel tehlikelerin bakımını ve çözüm arayışlarını gelecek nesillere yük olarak bırakmamak.
6. Atık kavramını ortadan kaldırmak. Geri dönüştürmek, yeniden kullanmak.
7. Tasarımlarda sürdürülebilir enerji kaynaklarını kullanmak.
8. Doğayı egemenlik kurmak için değil model almak için benimsemek.
9. Uzun vadeli sürdürülebilirlik esaslarını etik sorumluluklarla ilişkilendirmek için paydaşlar arasında açık ve doğrudan iletişimi teşvik etmek.

Kısacası, bu yeni ve yeşil yaklaşımlarla, üreticinin kimliği değiştiği gibi tüketici olmanın anlamı da başka bir katman kazanabilir. Tüketici artık ürünü değil, onun kullanım hakkını satın alır. Bu, satın alınan ürünün tekrar çevrime girmek üzere geri verileceğine dair bir tür sözleşme görevi görür.

Çevreci yaşam biçimlerini geliştirmek ve sürdürmek elimizde! Yeşil bir gelecek için bugünden tüm ekonomik prensiplerimizi yeniden değerlendirmeliyiz. Üretimden tüketime tüm süreçleri yeniden düşünmek, adil ve yeşil bir geleceğin vazgeçilmezi.


Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol