Yeşil Ekonomi Nedir? Yeşil Ekonomi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Yeşil ekonomi terimi, ekonomik kalkınmanın çevresel ve toplumsal problemlerle birlikte ele alınması gerektiğini savunur. Yenilenebilir enerji kaynakları ile düşük karbon salımının sağlandığı, insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın minimuma indirgendiği ve biyoçeşitliliğin korunduğu bir ekonomi modelini işaret eder. Doğal varlıkların adil kullanımı yeşil ekonominin temel ilkelerinden biridir. Ancak, yeşil ekonomi aynı zamanda kalkınmanın toplumsal boyutlarını ve sosyal eşitliğin sağlanmasını da konu alır.

Bu yazımızda yeşil ekonomi ve yeşil ekonomik dönüşüm hakkında bilmeniz gereken her şeyi sizin için derledik!

Yeşil Ekonomi Nedir?

Yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımından ortaya çıkmıştır. Yeşil ekonomi modeli ekonomik kalkınmanın çevresel ve sosyal boyutlarını entegre eder. Birleşmiş Milletler’e göre yeşil ekonomi, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşmak için vazgeçilmez bir modeldir. Düşük karbon ekonomisine geçiş, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması, var olan doğal varlıkların verimli kullanımı ve kapsayıcılık yeşil ekonominin temelini oluşturur.

Yeşil ekonomi çok boyutlu bir modeldir. Ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları içerisinde barındırır. Yeşil ekonominin ekonomik boyutu, ekonomik gelişmeler ile refah ve istihdamın artırılması amaçlar. Sosyal boyut ise, yeşil ekonomi ile sosyal eşitliğin sağlanmasını, sosyal adaletsizliğin ve gelir eşitsizliğinin azaltılmasını hedefler. Adil ve kapsayıcı bir kalkınma modelini işaret eder. Tahmin edebileceğimiz gibi, çevresel boyut ise, doğal varlıklarımızın verimli bir şekilde kullanımını ve yeşil enerji kaynaklarının kullanımının artırılmasını öngörür.


Yeşil Ekonominin Çıkış Noktası Nedir?

Bugün, yaşadığımız birçok ekonomik, çevresel ve sosyal problemin sürdürülemez büyümeden kaynaklı olduğu sıkça konuşuluyor. Küresel ısınma, verimsiz doğal kaynak kullanımı, işsizlik, gelir adaletsizliği gibi birçok konunun sürdürülebilir kalkınma ile yakından alakası var.

İşte yeşil ekonomi tam da bu noktada devreye giriyor. Büyüme odaklı ekonomik kalkınma politikalarının negatif çevresel ve sosyal faktörlerini hesaba katmak sürdürülebilir toplumlar yaratmak için büyük önem arz ediyor.

Kalkınma, uzun yıllar boyunca sadece ekonomik boyutlarıyla ele alındı. Bu yüzden de çevresel ve sosyal etkiler geri planda kaldı. Sürdürülebilir kalkınma hem sosyal adaleti hem de çevresel sorunları aynı anda incelenmesi gerektiğini savunuyor.

Yeşil Ekonominin Tanımı

Yaşanan ekonomik krizler ve iklim değişikliği tüm dünyayı yaşam biçimlerimizi yeniden düşünmeye itti. Sürdürülebilir kalkınma, tam da bu noktada hayatımızın bir parçası oldu. Sürdürülebilir kalkınma çerçevesi altında yeşil ekonomi, düşük karbonlu ekonomi, sürdürülebilir üretim gibi birçok kavram yer alıyor. UNEP gibi uluslararası örgütler yeşil ekonomi kavramını tanımlarken iklim krizine karşı önlem alan ekonomik faaliyetlerin teşvikinden bahsediyor. Avrupa Birliği ise yeşil ekonomi terimini tanımlarken enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımının teşviki ile oluşacak refahtan bahsediyor.

Yeşil büyüme” veya “yeşil ekonomi” kavramı çevresel iyileştirmelere katkı sağlayan mal ve hizmetlerin yatırım ve tüketimini önceliklendiren bir anlayış. Bu bakış açısının çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlarken; ekonomik gelişme, gelir artışı, istihdam ve fakirliğin azaltılmasına da katkı sağlayağı iddia ediliyor.
Ancak, genel anlamda yeşil ekonomi kavramı için tek bir uzlaşılmış tanım bulunmuyor. Yeşil ekonomiyi tanımladık ve yeşil ekonomi modelinin farklı boyutlarını konuştuk. Peki yeşil ekonomi modelinin oluşmasını sağlayan sosyal ve tarihsel gelişmeler neler?

Yeşil Ekonominin Sosyal ve Tarihsel Çerçevesi

Endüstriyel devrim sonrasında artan endüstriyel üretim ve tüketim, İkinci Dünya Savaşı sonrasında hızlanmaya başladı. Büyüme, tüketim ve tükenebilir enerji kaynakları (doğal gaz, petrol vb.) odaklı bu global model yaygınlaştıkça hem çevresel hem de toplumsal bozulmaları beraberinde getirdi.

Küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliğinin negatif etkileri hakkında toplum bilincimiz gün geçtikçe artıyor. Küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için ise yapmamız gereken en önemli dönüşüm enerji dönüşümü olarak karşımıza çıkıyor. Bu gelişmeleri göz önünde bulundurarak, yeşil ekonomi modeli, ekonomik ve sosyal kalkınma anlayışımızın gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor. Yeşil ekonomistler, yenilenebilir enerji teknolojilerini yaygınlaştırarak karbon salınımını azaltabileceğimizi ve küresel ısınmanın negatif etkilerinin önüne geçebileceğimizi anlatıyor.

Kısacası yeşil ekonomi modeli, iklim krizini sadece çevresel problemlere indirgeyerek çözemeyeceğimizi anlatıyor. Küresel ısınmayı ekonomik, sosyal ve ekolojik boyutları ile ele almamız gerektiğini savunuyor. Yeşil ekonominin en popüler kalkınma modellerinden biri ise yeşil ve yeni bir düzen anlayışı ile içinde yaşadığımız toplumların ekonomik ve sosyal olarak yeniden tasarlanması gerektiğini savunuyor.

Yeşil Yeni Düzen Nedir?


Amerika 1929 Büyük Buhranı ile büyük bir ekonomik çöküş yaşadı. Buhran sonrası yeni bir kalkınma planına ihtiyaç vardı. ABD başkanı Roosevelt, ‘Yeni Düzen’ (New Deal) adını verdiği bir plan ilan etti. Bu plan regülasyonlar, vergi düzenlemeleri ve ekonomik yapının kökten değişimini için teşvikleri içeriyordu. Roosevelt’in bu ekonomik atılımından ilham alan Yeşil Yeni Düzen (Green New Deal) ise yeşil ekonomiye geçişi modelleyerek ekonomik, sosyal ve çevresel bir atılım öngörüyor.

En basit anlamıyla, Green New Deal, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji sektörlerinin artmasının toplumda yeni iş imkanları yaratacağını savunuyor. Yenilenebilir enerjiye geçişin ekonomik olarak faydalı olacağı, büyük bir ekonomik kalkınma ve atılımı beraberinde getireceğini savunuyor. Böylelikle ‘yeşil ekonomiye’ geçişin toplum refahını artıracağını öngörüyor.

Peki, beraberinde toplumsal refahın arttıracağını savunan yeşil ekonomi modeli derken tam olarak neden bahsediyoruz?

Yeşil Ekonomi Neleri Kapsıyor?

Yeşil Ekonomi Koalisyonu yeşil ekonomi modelinin 5 ilkeyi kapsadığını savunuyor. Bunlar:

1) Refah ve Kalkınma: Yeşil ekonomi refahın sadece maddi boyutu olmadığını savunuyor. Refah seviyesi kişi başına düşen milli gelir ile değil, toplumlardaki sosyal adaletsizliği, mesai saatlerini, temiz havaya erişim gibi konuları hesaba katarak hesaplıyor. Yeşil ekonomide ‘kalkınma’ ise sürdürülebilir bir kalkınmayı işaret ediyor.

2) Eşitlik ve Adalet: Yeşil ekonomi bir toplumda fırsat eşitliğinin artırılması, sosyal adaletsizliğin azaltılması ve daha adil bir gelir dağılımının yapılması gerektiğini savunuyor. Örneğin kadınların işgücüne katılması konusu, yeşil ekonominin de sürdürülebilir kalkınmanın da önem verdiği konu başlıklarından biri.

3) Çevrenin Korunması: Geleneksel kalkınma modelleri ‘büyüme’ odaklı oldukları dolayısıyla, verimsiz doğal kaynak kullanımını teşvik etti. Yeşil ekonomi ise doğal kaynakların ve çevrenin korunması, karbon salınımının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması, enerji verimliliği, biyoçeşitliliğin korunması gibi konuları ele alıyor. Yeşil ekonomi modeli, iklim krizi ile mücadelenin en önemli noktalarından birinin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş olduğunu savunuyor.

4) Verimlilik: Yeşil ekonomi, kaynakların verimli kullanılması gerektiğini, üretimin verimli hale getirilmesi gerektiğini savunuyor.

5) Kapsayıcılık: Yeşil ekonomi, sürdürülebilir bir kalkınma modelinin hayata geçmesi için toplumsal iş birliğinin önemli olduğunu anlatıyor. Kurumların gelişmesi, sivil toplumun güçlendirilmesi, kapsayıcı ve şeffaf karar alma süreçlerinin yapılandırılması gibi birçok konuyu ele alıyor. Kısacası toplumsal diyalog ve toplumsal iş birliği olmadan sürdürülebilir bir kalkınmanın olmayacağını savunuyor.

Yeşil Ekonomi Modeli Nasıl Hayata Geçebilir?

Sürdürülebilir kalkınmanın artan önemi ile birlikte yeşil ekonomi kavramı hayatımızın bir parçası haline geldi. Peki yeşil ekonomi modeli nasıl hayata geçecek? Yeşil Ekonomi Koalisyonu, yeşil dönüşüm süreci için bir yol haritası çiziyor. Bu yol haritası; tüm paydaşların katılımı, toplumsal diyalog oluşturulması, yeşil ekonominin önemi hakkında farkındalık çalışmaları, kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi, sürecin şeffaf yönetilmesi, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uyum, yeşil ekonomi uygulamalarının teşviki, kamu ve özel sektör iş birlikleri gibi birçok alanı kapsıyor. Ancak yeşil ekonomi modelinin en önemli noktası şu: yeşil enerji yatırımlarının teşviki!

Biz de Enerjisa Enerji olarak yenilenebilir enerji yatırımlarının geleceğin inşasında büyük rolü olduğunu düşünüyor ve temiz enerji yatırımlarımızı sürdürülebilir bir dünyaya katkıda bulunmak için sürekli geliştiriyor ve büyütüyoruz.

Daha fazla bilgi almak için raporlarımıza göz atabilirsiniz!

Raporlar

Sürdürülebilir turizm ve Sentrum projesi hakkında son bilgileri öğrenmek için sen de e-posta adresinle kayıt ol, sana bilgiler ve öneriler gönderelim.

E-Bülten’e Kayıt Ol