• SENTRUM Hakkında
    • Proje Ortaklarımız
  • Yeşil ve Sürdürülebilir Turizm Nedir?
  • Yeşil Destinasyonlar
  • Yeşil Fikirler
  • Medya Merkezi
    • Haberler ve Duyurular
    • Basın İletişimi
    • Etkinlikler | Galeri
    • Kurumsal Galeri
  • Blog | Köşe Yazıları
    • Blog
    • Köşe Yazıları
  • Küresel Sürdürülebilir Turizm Programı
  • Ödüller
  • Raporlar
  • E-Bülten
E-Bülten
  • EN
    • Türkçe
    • English
  • Anasayfa
  • Blog
  • Adil Geçiş (Just Transition) Ne Demek?

Adil Geçiş (Just Transition) Ne Demek?

Adil Geçiş (Just Transition) Ne Demek?

İklim krizi artık sadece sıcaklık grafikleri ve emisyon eğrileriyle açıklanabilecek bir konu değil. Kömür madeninden çıkan işçi, küçük bir kasabadaki termik santral çalışanı, enerji faturası her ay artan hane, dönüşen bu dünyanın tam merkezinde. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş, yalnızca teknolojik bir güncelleme değil. Aynı zamanda, kimlerin ne kaybettiği ve kimin ne kazandığı ile ilgili çok büyük bir toplumsal hikaye.


Tam bu noktada “adil geçiş” kavramı devreye giriyor. Adil geçiş, iklim ve enerji dönüşümünün maliyetinin sadece belli grupların sırtına yüklenmemesini savunan bir yaklaşım. Kısaca, iklim hedeflerine giderken “kimseyi geride bırakmama” sözü. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yeşil ekonomi senaryolarına göre doğru politikalarla, yeşil dönüşüm 2030’a kadar dünya genelinde 24 milyon yeni istihdam yaratabilir. Ancak bu aynı zamanda bazı sektörlerde iş kayıpları olacağı anlamına geliyor ve bu nedenle geçişin adil tasarlanması şart.Ancak adil geçiş yalnızca iş gücünü ilgilendiren bir istihdam politikası değil.Aynı zamanda iklim değişikliğinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerinden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm toplum kesimlerini kapsayan bütüncül bir yaklaşım. Düşük gelirli haneler, kadınlar, yaşlılar, çocuklar, yerel topluluklar ve enerji yoksulluğu yaşayan gruplar bu dönüşümün en kırılgan paydaşları. Adil geçiş, bu kesimlerin dirençliliğini artırmayı ve dönüşüm sürecinde yeni eşitsizlikler yaratılmamasını hedefliyor.


Yeşil Ekonomi ve Yeni Nesil İş Fırsatları adlı yazımızı okumak için tıklayın.


Bugün “adil geçiş” ifadesini Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinde, Avrupa Birliği fonlarında, Güney Afrika’nın kömürden çıkış planında, hatta yerel sendika taleplerinde görüyoruz. Çünkü iklim politikaları eğer sosyal adalet boyutunu içermiyorsa, sahada dirençle karşılaşıyor ve çoğu zaman ya erteleniyor ya da geri çekiliyor.


Bu yazıda adil geçiş kavramını açacağız. Nereden çıktığını, hangi ilkelere dayandığını, dünyadan örnekleri ve Türkiye için neden kritik olduğunu konuşacağız. İklim politikasını sadece karbon hesabı değil, aynı zamanda bir “adalet mimarisi” olarak görmeye çalışacağız. Keyifli okumalar!

Adil Geçiş Nedir? Kavramın Temeli ve Özündeki Fikir

Adil geçiş kavramı bugün küresel iklim politikalarının merkezinde olsa da kökeni çok daha eskiye dayanıyor. 1970’lerde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sendikalar, kimyasal tesislerde ve fosil yakıt sektöründe çalışan işçiler için çevre politikalarının olası etkilerine dikkat çekmeye başlamıştı. Bu sektörlerde güçlü çevre düzenlemeleri yapılırken işçilerin işlerini kaybetmemesi gerektiğini savunuyorlardı. Yani geçiş çevre için faydalı olmalıydı, ama sosyal açıdan yıkıcı olmamalıydı.


Zamanla bu yaklaşım büyüdü. Bugün Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ILO gibi kurumlar adil geçişi iklim politikalarının ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediyor. Çünkü enerji dönüşümü sadece enerji sistemini değil, işgücü piyasalarını, gelir dağılımını ve bölgesel ekonomileri de dönüştürüyor.


Adil geçişin temel sorusu çok nettir: Fosil yakıtlardan vazgeçerken bu süreçten etkilenen işçileri, yerel toplulukları, kırılgan grupları ve geçim kaynakları dönüşümden etkilenen tüm paydaşları nasıl koruyacağız? Bu soruya verilen yanıt ise birkaç basit ilkeye dayanıyor:

1. Ekonomik adalet: Dönüşümden en çok etkilenen bölgeler ve çalışanlar için alternatif istihdam alanları oluşturulmalı.

2. Sosyal koruma: İşini kaybedenlerin eğitimi, yeniden beceri kazanması, gelir desteği gibi mekanizmaların yanı sıra; enerji yoksulluğu yaşayan haneler, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar gibi kırılgan gruplar için özel destekler sağlanmalı.

3. Kapsayıcılık: Bu süreç yalnızca enerji şirketlerinin değil, işçilerin, kadınların, gençlerin, yerel halkın da dahil olduğu katılımcı bir mekanizmayla yürütülmeli.


Dördüncüsü, şeffaflık ve demokratik katılım. Yerel topluluklar planların dışında bırakılırsa geçiş hem adil olmaz hem de başarısız olur. Adil geçiş ayrıca sık sık karıştırılan bir kavrama karşı da net bir duruş sunuyor. Bu süreç “yeşil aklama” olmamalıdır. Yani çevreci görüntü altında yapılan ama sosyal eşitsizliği büyüten politikalar adil geçiş kapsamına girmez.


Yeşil aklama hakkında daha fazla bilgi için bu yazımızı inceleyebilirsiniz.

Neden Adil Geçiş Olmadan İklim Mücadelesi Başarılı Olamaz?

Enerji dönüşümü milyonlarca kişinin işini, gelirini ve yaşam koşullarını doğrudan etkiliyor. Kömür bölgelerinde tek geçim kaynağının kaybolması, enerji fiyatlarının artması ve düşük gelirli hanelerin zorlanması sosyal direnç yaratıyor. Fransa’da karbon vergisine karşı başlayan sarı yelekliler protestosu bunun en bilinen örneklerinden biri. Bu örnek, iklim politikalarının yalnızca çevresel değil, sosyal ve ekonomik adalet boyutu gözetilmeden tasarlandığında toplumun en kırılgan kesimlerinde ciddi tepkiler doğurabileceğini gösteriyor. Toplumun desteği olmadan iklim politikaları uygulanamıyor ve çoğu zaman geri çekiliyor. Bu nedenle çevresel hedeflerin işe yaraması için geçişin sosyal olarak da adil olması zorunlu.


Çevresel Adalet Nedir? adlı yazımızı okumak için tıklayın.

Dünyadan Adil Geçiş Örnekleri

Adil geçiş bugün birçok ülkenin iklim politikalarının temel bileşeni. Çünkü fosil yakıtlardan çıkış, bölgesel ekonomiler ve iş gücü üzerinde büyük etkiler yaratıyor ve ülkeler bu değişimi planlı şekilde yönetmeye çalışıyor.


  • Avrupa Birliği, adil geçiş konusunda en kapsamlı mekanizmalardan birine sahip. “Just Transition Mechanism” kapsamında kömür bölgelerinin dönüşümü için yaklaşık 55 milyar euro kaynak ayrıldı. Amaç, fosil sektörlerde çalışanların yeni beceriler kazanmasını sağlamak, bölgelerin yenilenebilir enerji yatırımlarıyla yeniden canlanmasını desteklemek ve kapanacak santrallerin yarattığı ekonomik boşluğu önlemek.
  • Güney Afrika, enerji yoksulluğu ile mücadeleyi adil geçişin merkezine koydu. Kömürden çıkış planı sadece santrallerin kapanmasını değil, aynı zamanda düşük gelirli bölgeler için temiz enerjiye erişimin artırılmasını içeriyor.
  • Şili, bakır madenciliğinin yoğun olduğu bölgelerde çevre kirliliği ile mücadele eden adil geçiş modelleri geliştirdi. Bu bölgeler hem ekonomik hem de çevresel risk altında olduğu için sosyal programlar ve rehabilitasyon projeleri birlikte yürütülüyor.


Bu örneklerin ortak noktası planlama. Dönüşümün kazananları ve kaybedenleri önceden analiz ediliyor ve geçişin yükü yalnızca bir grubun omzuna bırakılmıyor.

Türkiye İçin Adil Geçiş Neden Hayati?

Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün payı hâlâ yüksek. Zonguldak ve Soma gibi bölgelerde binlerce kişi geçimini kömürden sağlıyor. Bu nedenle enerji dönüşümü yalnızca çevresel bir konu değil; doğrudan insanların hayatını etkileyen ekonomik bir mesele.


Türkiye 2053 net sıfır hedefini açıkladı ve Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ihracat yapan sektörlere yeni yükümlülükler getiriyor. Fosil yakıtlara dayalı üretim giderek daha maliyetli hale geliyor. Bu yüzden dönüşümü planlamak, hem ekonomik kayıpları önlemek hem de rekabet gücünü korumak için kritik.


Türkiye’de adil geçiş tartışması yalnızca kömür bölgelerindeki istihdam meselesiyle sınırlı değil. Türkiye’de adil geçişi acil kılan bir başka unsur da enerji yoksulluğu. TÜİK verilerine göre her 100 kişiden 15’i ısınamıyor ve enerji giderlerini karşılamakta zorlanıyor. Bu durum dönüşüm sürecinin yanlış tasarlanması halinde en kırılgan kesimlerin daha fazla yük üstleneceği anlamına geliyor. Enerji fiyatlarındaki artış, düşük gelirli haneleri orantısız şekilde etkiliyor. Doğru politikalarla yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve döngüsel ekonomi alanlarında yeni istihdam yaratmak; ve aynı zamanda enerji yoksulluğunu azaltacak sosyal destek mekanizmaları kurmak mümkün.


Kısacası Türkiye için adil geçiş, sadece iklim hedeflerine ulaşmak değil, toplumun en hassas kesimlerini korumak ve yeni ekonomik fırsatlar yaratmak için gerekli bir yol haritası.

Adil Geçiş Neden Geleceğin En Kritik Kavramlarından Biri?

Adil geçiş, iklim politikalarının yalnızca ekonomik ve çevresel değil, aynı zamanda toplumsal boyutunu görünür kılan temel bir çerçevedir. Enerji sistemleri hızla dönüşürken bu dönüşümün maliyetinin kimlerin üzerine yüklendiği, hangi toplulukların daha kırılgan hale geldiği ve hangi grupların sürecin dışında kaldığı artık göz ardı edilemez. Kömür bölgeleri, enerji yoğun sektörlerde çalışanlar, düşük gelirli haneler, kadınlar, yaşlılar ve enerji yoksulluğu yaşayan topluluklar bu değişimden en fazla etkilenen kesimler arasında yer alır.


Doğru tasarlandığında adil geçiş yalnızca kayıpları telafi eden bir mekanizma değildir. Aynı zamanda toplumun tamamının iklim dönüşümüne uyum kapasitesini artıran, sosyal dirençliliği güçlendiren ve yeni eşitsizliklerin oluşmasını engelleyen bir yol haritası sunar. Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, döngüsel ekonomi ve yeşil teknolojiler gibi alanlar yalnızca istihdam yaratmakla kalmaz; bölgeleri yeniden canlandırır ve daha kapsayıcı bir ekonomik yapı kurulmasına katkı sağlar.


Sonuç olarak iklim mücadelesinin başarısı yalnızca ne kadar karbon azalttığımıza değil, bu dönüşümü kimlerle birlikte ve nasıl yönettiğimize bağlıdır. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan, kırılgan grupların korunmasını ve güçlendirilmesini merkeze alan bir yaklaşım benimsenmedikçe iklim politikalarının kalıcı olması mümkün değildir. Adil geçiş, bu nedenle sadece bir politika aracı değil; ortak, dayanıklı ve adil bir geleceğin temelidir.

TÜM BLOG YAZILARI
SENTRUM’la ilgili hiçbir haberi kaçırma!
Sürdürülebilir turizmin geleceğini keşfetmek ve SENTRUM projesi hakkında en güncel bilgilere ulaşmak için bültenimize kaydolabilirsiniz.
E-bültene kaydolun
İçeriklerimizi mail olarak almak isterseniz, bültenimize kaydolun!
  • E-Bülten
  • SENTRUM Hakkında
  • Yeşil ve Sürdürülebilir Turizm Nedir?
  • Yeşil Destinasyonlar
  • Yeşil Fikirler
  • Medya Merkezi
  • Blog | Köşe Yazıları
  • Ödüller
  • Raporlar
  • E-Bülten
  • Küresel Sürdürülebilir Turizm Programı
SENTRUM İletişim
  • Instagram
  • 𝕏
  • Linkedin
  • YouTube
  • Facebook
© 2024, SENTRUM Tüm Hakları Saklıdır.

Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için zorunlu, foknsiyonel, analitik ve pazarlama çerezleri kullanmaktayız. Çerezlerin kullanımına ilişkin detaylı bilgi almak için Çerez Politikamızı inceleyebilir, tercihlerinizi değiştirebilir veya tüm çerezleri kabul ederek ilerleyebilirsiniz.

Çerez Tercihlerim

Çerez tercihlerim

Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için ziyaretçilerimizin tercihlerinin değerlendirilmesi amacıyla çerez kullanmaktayız. Kullanmakta olduğumuz çerezlerden sitenin çalışması için gerekli olan gerekli ve fonksiyonel çerezler dışında analitik ve pazarlama çerezleri siz etkinleştirmedikçe kullanılmayacak olup, vermiş olduğunuz onayınızı istediğiniz zaman geri alabilme imkanınız bulunmaktadır. İşlenmesine izin verdiklerinizi işaretleyebilir, çerezlere ilişkin daha detaylı bilgi sahibi olmak için metnimizi inceleyebilirsiniz.

Onay Tercihlerini Yönet
Gerekli Çerezler

Web sitemizin fonksiyonel ve güvenli bir şekilde çalışması için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanılamıyor olması web sitesinin işleyişini etkilemektedir.

Fonksiyonel Çerezler

Web sitesi içeriklerinin uygun ve güvenilir şekilde kullanımı ile müşteri memnuniyetini arttırmak adına yapılan geliştirmeler için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanımı ile yalnızca site içeriklerinin uygunsuz kullanımı engellenmektedir.

Analitik Çerezler

Web sitemizi nasıl kullandığınızla ilgili bilgiler toplayarak sitemizi geliştirmemize yardımcı olması için kullanılan çerezlerdir.

Pazarlama Çerezleri

Müşteri memnuniyeti ile satış ve pazarlama faaliyetlerimizin arttırılması için kullanılan çerezlerdir.