• SENTRUM Hakkında
    • Proje Ortaklarımız
  • Yeşil ve Sürdürülebilir Turizm Nedir?
  • Yeşil Destinasyonlar
  • Yeşil Fikirler
  • Medya Merkezi
    • Haberler & Duyurular
    • Basın İletişimi
    • Etkinlikler | Galeri
    • Kurumsal Galeri
  • Blog | Köşe Yazıları
    • Blog
    • Köşe Yazıları
  • Global Sürdürülebilir Turizm Programı
  • Ödüller
  • Raporlar
  • E-Bülten
E-Bülten
  • EN
    • Türkçe
    • English
  • Anasayfa
  • Blog
  • Aktivizm Yorgunluğu ile Baş Etmenin Yolları

Aktivizm Yorgunluğu ile Baş Etmenin Yolları

Aktivizm Yorgunluğu ile Baş Etmenin Yolları

Değiştirmek istediğimiz çok şey var: iklim krizi, eşitsizlik, ayrımcılık, adaletsizlik… Ancak bu kadar çok sorunla uğraşmak bazen ağır geliyor. Sürekli tetikte olmak, mücadele etmek, farkındalık yaratmak insanı yorabiliyor. Aktivizm yorgunluğu tam da bu noktada kendini gösteriyor. İyi bir şey yapmaya çalışırken tükenmiş hissetmek, zaman zaman hepimizin yaşadığı bir deneyim. Ve evet, bu yorgunluk çok gerçek.

Bu yazıda, bu duyguyu tanıyacağız, normalleştireceğiz ve içinden çıkmanın yollarını birlikte düşüneceğiz. Çünkü sürdürülebilir bir mücadele, önce kendimizi ayakta tutabilmekle mümkün.​

Aktivizm Yorgunluğu Nedir?

Aktivizm yorgunluğu, sürekli adalet arayışı içinde olan insanların zamanla yaşadığı zihinsel, duygusal ve fiziksel tükenmişlik halidir. Bu durum; kendini işe yaramaz hissetme, motivasyon kaybı, umutsuzluk ve bazen de suçlulukla kendini gösterebilir. Özellikle uzun vadeli değişim gerektiren mücadelelerde bu duygu kaçınılmaz olabilir.

Belirtileri Nelerdir?

Aktivizm yorgunluğu herkeste farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Ancak en yaygın görülen belirtiler şunlardır:

• Sürekli yorgun ve bitkin hissetmek
• Artık hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanmak
• Gönüllü çalışmalardan uzaklaşmak ya da bu çalışmaları tamamen bırakmak
• Sosyal ilişkilerden çekilmek
• “Yeterince mücadele etmiyorum” şeklinde yoğun suçluluk hissetmek
• Haberlerden ya da sosyal medyadan tamamen uzaklaşma ihtiyacı​​

Neden Yaygınlaşıyor?

Aktivizm yorgunluğunu bu kadar görünür kılan şey, günümüzün kriz temposu. Her gün bir başka adaletsizlikle uyanıyoruz. Sürekli tetikte olmak, sürekli bir şey yapmak zorundaymış gibi hissetmek, zamanla yıpratıyor.


• Sürekli kriz hali: İklim krizi, savaşlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik çöküş… Hepsi aynı anda.
• Başarının ölçülememesi: Mücadelelerin sonuçları hemen alınmadığında, “boşuna mı uğraşıyorum?” hissi baskın hale geliyor.
• Kurumların yetersizliği: Bireyler çabalarken sistemler değişmiyorsa, hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.
• Sosyal medya baskısı: Sürekli görünür olma, sürekli üretme, sürekli konuşma baskısı… Bu da başka bir yorgunluk yaratıyor.


“İklim Krizi ve Bireylerin Rolü” adlı yazımızı okumak için tıklayın.

Aktivizm Yorgunluğu ile Başa Çıkmanın 6 Yolu

Yorgunluk hissetmek bir zayıflık değil, insan olmanın bir parçası. Üstelik bu yorgunluğu kabul etmek, sürdürülebilir bir mücadele için ilk adım olabilir.
İşte aktivizm yorgunluğuyla baş etmenin altı yolu:

1. Duygularını Tanı ve Normalleştir


Kendini yorgun, bıkkın ya da etkisiz hissettiğinde, bu duygularla savaşma. Onları bastırmak yerine tanımaya çalış. Sürekli motive olmak zorunda değilsin. Suçluluk hissetmek yerine kendine şefkatle yaklaş. “Ben de insanım” demek, mücadeleye ara vermek değil, onu daha sağlıklı sürdürmenin bir yolunu bulmaktır.

2. Kolektif Olmadan Yola Devam Edemezsin

Her şeyi tek başına değiştiremezsin. Zaten kimse senden bunu beklemiyor. Yanında birlikte düşünen, hisseden ve hareket eden insanlar olduğunda yük hafifler. Güvendiğin insanlarla oluşturduğun küçük bir grup, yalnızlığı azaltır. Dayanışma, sadece taktiksel değil, duygusal bir ihtiyaçtır.

3. Dijital Detoks ve Bilinçli Maruz Kalma

Sürekli kötü haberlere, krizlere, felaket senaryolarına maruz kalmak zihni yoruyor. Sosyal medya, bir yandan örgütlenme aracı olabilirken, diğer yandan tükenmişliği de besleyebilir. Bildirimleri kapat, haber akışını sınırlı tut, bazı günler hiçbir şey paylaşmama hakkını kullan. Dijital detoks yaparak, bilgiye bilinçli maruz kalmak seni daha dirençli kılar.

4. Küçük Zaferleri Kutla

Dünyayı bir gecede değiştiremezsin ama birinin fikrini değiştirebilir ya da bir yasa teklifine karşı ses çıkarabilirsin. Bunlar küçümsenecek şeyler değil. Küçük kazanımların farkına varmak ve onları kutlamak, umudu diri tutar. Unutma, değişim, bazen çok sessiz başlar.

5. Yaratıcı Alanlar Aç

Aktivizm sadece slogan atmak ya da imza kampanyası düzenlemek değildir. Sanatla, yazıyla, müzikle, fotoğrafla ya da toprakla da direniş olur. İçindeki duyguları yaratıcı bir alana taşımak; seni yeniden bağlar, güçlendirir ve dönüştürür. Yorgunluk, bazen üretkenlik için gereklidir.

6. Dinlenmenin Değeri: Geri Adım Değil, Stratejik Mola

Ara vermek, vazgeçmek değildir. Aksine sürdürülebilirliğin temelidir. Sürekli “daha fazlasını yapmalıyım” baskısı, uzun vadede seni mücadeleden uzaklaştırır. Kendine zaman tanı. Dinlenmek, düşünmek ve nefes almak; dönüş için gerekli yakıt olabilir.​

İlham Veren Hikâyeler Umudu Canlı Tutar

Umutsuzluk, aktivizmin en sinsi düşmanlarından biri. Çünkü mücadele uzun vadeli, inişli çıkışlı ve çoğu zaman belirsizliklerle dolu. Ama unutma: Umut bir duygu değil, bir eylem biçimidir. Bilerek ve isteyerek üretilir, paylaşılır ve çoğaltılır.


Bazen tek bir hikâye, binlerce kişiye cesaret verir. Bu örnekler, değişimin sadece büyük güçlerin değil, dayanışan insanların elleriyle mümkün olduğunu hatırlatıyor. Nerede olursan ol, senin hikâyen de bir başkasına umut olabilir.

Tükenmişliğe Karşı Umut: İlham Veren Aktivistler

Aktivizm yorgunluğu ile başa çıkmanın yollarından biri de, yalnız olmadığımızı hatırlamak. Dünyanın farklı yerlerinde, iklim krizine karşı mücadele eden genç aktivistleri takip etmek; hem ilham verici olabilir hem de yeniden bağ kurmamıza, tükenmişliğe karşı derin bir nefes almamıza yardımcı olabilir. Çünkü bu kriz sadece bizim omuzlarımızda değil — hep birlikte taşıyoruz bu yükü.


Ukrayna'da Fridays for Future hareketini başlatan Ilyess El Korbi, savaşın ortasında Berlin'e sığınmak zorunda kaldı ama mücadeleye orada devam etti. “Artık sadece Ukrayna değil, Suriye ve dünyanın dört bir yanındaki insanlar için de mücadele etmeliyiz,” diyerek aktivizmin sınır tanımadığını hatırlatıyor.


İngiltere'den Dominique Palmer ise iklim adaletini yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ırksal ve toplumsal bir mesele olarak ele alıyor. Sosyal medya üzerinden hem eylem çağrısı yapıyor hem de bu çok katmanlı krizi görünür kılmaya çalışıyor.


Kenya’dan Elizabeth Wathuti, çocukluğunda oynadığı ormanların yok oluşunu izledikten sonra Green Generation Initiative’i kurarak 30 binden fazla fidan dikilmesini sağladı. “Kızgınlığım beni harekete geçirdi,” diyor.


Uganda’dan Leah Namugerwa 15. yaş gününü 200 ağaç dikerek kutladı ve başkalarına da aynısını yapmaları için “doğum günü ağaçları” kampanyasını başlattı. Gambia'dan Fatou Jeng ise eğitim ve doğa koruma alanlarında çalışıyor; kurduğu Clean Earth Gambia ile gençleri çevre bilinci konusunda harekete geçiriyor.


Bu genç aktivistlerin detaylı hikâyelerine ulaşmak için bu makaleye göz atabilirsiniz.


Bu gençlerin hikâyeleri ilham verici olduğu kadar, bir gerçeğe de ışık tutuyor: Aktivizm, sadece eylem değil, aynı zamanda duygusal bir mücadele. Sürekli felaket haberleriyle yaşamak, insanı hem bireysel hem kolektif olarak yıpratabiliyor. İşte tam da bu yüzden, ilham veren insanlara bakmak, umutlu hikâyelerle temas etmek, yorgunluğumuzu paylaşmanın ve dönüştürmenin bir yolu olabilir.

Değişim Zaman Alır

​ ​Sistemsel dönüşümler zaman ister. Bir yasa değişmez, bir alışkanlık bir günde kırılmaz. Ama sabırla ve ısrarla atılan her adım, birikerek dönüşümü mümkün kılar. Bugün yaptığın küçük bir eylem, yarının iklim politikasına ilham olabilir. Her mücadele, görünmeyen bir yapı inşa eder. Bu yüzden bazen yavaşlamak, bazen geri çekilmek ama asla umudu terk etmemek gerekir. Çünkü değişim, sessiz ama derin ilerler.

Yorgunluk, Umut ve Yılmazlık Arasında Aktivizm

Aktivizm bir maraton. Hızla koşmak değil, yılmadan devam edebilmek. Yol boyunca karşımıza çıkacak yorgunluk, hayal kırıklığı, hatta bazen umutsuzluk çok insani. Ama bu duygulara rağmen yola devam etmek, asıl yılmazlık burada başlıyor. Çünkü direnç sadece ses çıkarmakta değil, bazen sessiz kalıp yeniden toparlanmakta da gizli.


Yılmazlık; yorulduğunda kendine izin vermek, ama sonra tekrar geri dönmek cesaretidir. Mücadeleyi bırakmadan ama kendini de ihmal etmeden yürüyebilmektir. Kendimizi tüketmeden, birbirimize yaslanarak, kolektif gücümüzü hatırlayarak yol alabiliriz. Çünkü dayanışma varsa, umut da var.

TÜM BLOG YAZILARI
SENTRUM’la İlgili Hiçbir Haberi Kaçırma!
Sürdürülebilir turizmin geleceğini keşfetmek ve SENTRUM projesi hakkında en güncel bilgilere ulaşmak için bültenimize kaydolabilirsiniz.
E-Bültene Kaydolun
İçeriklerimizi mail olarak almak isterseniz, bültenimize kaydolun!
  • E-Bülten
  • SENTRUM Hakkında
  • Yeşil ve Sürdürülebilir Turizm Nedir?
  • Yeşil Destinasyonlar
  • Yeşil Fikirler
  • Medya Merkezi
  • Blog | Köşe Yazıları
  • Ödüller
  • Raporlar
  • E-Bülten
  • Global Sürdürülebilir Turizm Programı
SENTRUM İletişim
  • Instagram
  • 𝕏
  • Linkedin
  • YouTube
© 2024, SENTRUM Tüm Hakları Saklıdır.

Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için zorunlu, foknsiyonel, analitik ve pazarlama çerezleri kullanmaktayız. Çerezlerin kullanımına ilişkin detaylı bilgi almak için Çerez Politikamızı inceleyebilir, tercihlerinizi değiştirebilir veya tüm çerezleri kabul ederek ilerleyebilirsiniz.

Çerez Tercihlerim

Çerez tercihlerim

Web sitemizde aktif bir kullanım deneyimi ve iyileştirme çalışmalarımız için ziyaretçilerimizin tercihlerinin değerlendirilmesi amacıyla çerez kullanmaktayız. Kullanmakta olduğumuz çerezlerden sitenin çalışması için gerekli olan gerekli ve fonksiyonel çerezler dışında analitik ve pazarlama çerezleri siz etkinleştirmedikçe kullanılmayacak olup, vermiş olduğunuz onayınızı istediğiniz zaman geri alabilme imkanınız bulunmaktadır. İşlenmesine izin verdiklerinizi işaretleyebilir, çerezlere ilişkin daha detaylı bilgi sahibi olmak için metnimizi inceleyebilirsiniz.

Onay Tercihlerini Yönet
Gerekli Çerezler

Web sitemizin fonksiyonel ve güvenli bir şekilde çalışması için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanılamıyor olması web sitesinin işleyişini etkilemektedir.

Fonksiyonel Çerezler

Web sitesi içeriklerinin uygun ve güvenilir şekilde kullanımı ile müşteri memnuniyetini arttırmak adına yapılan geliştirmeler için kullanılan çerezlerdir. Bu çerezlerin kullanımı ile yalnızca site içeriklerinin uygunsuz kullanımı engellenmektedir.

Analitik Çerezler

Web sitemizi nasıl kullandığınızla ilgili bilgiler toplayarak sitemizi geliştirmemize yardımcı olması için kullanılan çerezlerdir.

Pazarlama Çerezleri

Müşteri memnuniyeti ile satış ve pazarlama faaliyetlerimizin arttırılması için kullanılan çerezlerdir.